İZMİR'İN BU 10 KÖYÜNÜ MUTLAKA GÖRMELİSİNİZ !
Denizden uzak olması nedeniyle adı sanı pek duyulmamış olan Barbaros Köyü’nde yörükler yaşıyor.
Köyün girişinde sizi bir anıt karşılıyor. Bu anıtın üzerinde de 36 isim yer alıyor. Bu isimler Barbaros Köyü’nden Çanakkale Savaşı’na katılıp şehit olan askerlerin isimleri. Savaşa gidenlerden ise yalnızca 4 kişi geri dönebilmiş.
Barbaros Köyü eşsiz doğasıyla birçok televizyon dizisi için doğal bir set görevini görüyor.
Öte yandan köyü ilginç kılan asıl şeyse Oyuk Korkuluk Festivali. İlki 2016 yılında düzenlenmiş olan festivalin çok ilgi çekmesiyle köylüler bu festivali geleneksel hale getirmeye karar vermişler. Her yıl yaz aylarında düzenlenen Oyuk Korkuluk Festivali toplamda 3 gün sürüyor.
Barbaros Köyü içerisinde daha evvel örneğine rastlamadığınız Çatkapı Evleri adı verilen evler var. Bu evlere girip belli bir ücret karşılığında karnınızı doyurabiliyorsunuz. Evlerin bazılarında konaklama imkânı da mevcut.
Urla’ya 22 km İzmir’e ise 55 km uzaklığında olan köye özel aracınızla gitmeyi planlıyorsanız, Urla’dan Alaçatı istikametine doğru giderken İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün kampüsünün son bulduğu noktadan içeri girmeniz yeterli. 3 dakika gibi bir sürede köye ulaşabilirsiniz.
Otobüsle gelmek isterseniz de Urla’dan kalkan otobüsleri tercih edebilirsiniz.
Germiyan Köyü beyaz evleri ve evlerin duvarlarındaki rengarenk desenlerle görenleri büyülüyor. Duvarlardaki resimler köyde yaşayan Nurdan Eren’e ait. En başlarda küçük küçük başlayan çizimler ilginin artışıyla birlikte bugünkü duruma gelmiş. Bu çizimlerle adeta makyajlanan Germiyan Köyü bambaşka bir çehreye bürünmüş.
Fakat Germiyan Köyü’nü özel kılan asıl sebep ülkemizde bir ilki gerçekleştirmiş olması. Ülkemizde “Slow Food” unvanına sahip ilk ve tek köy olan Germiyan Köyü tarım faaliyetlerinde kimyasalı terk ederek geleneksel ve temiz tarıma geri dönüş yapmış.
Germiyan Köyü’ne yolunuz düşerse artık köyün sembolik lezzetleri haline gelmiş ekşi mayalı ekmek ve Kopanisti peynirini mutlaka tatmanızı tavsiye ediyoruz. Bu lezzetleri otantik duvarlar ve eşyaların eşliğinde Dilek Hanım’ın Otantik Evi’nde tadabilirsiniz.
Bunun yanında köyün kahvesindeki bitki çayları da kesinlikle tadılmaya değer.
Çeşme’ye bağlı Germiyan Köyü’ne özel aracınızla İzmir-Çeşme Karayolu’ndaki köy yoluna saparak ulaşabilirsiniz. Şayet otobüsle ulaşacaksanız önce Çeşme Otogarı’na ulaşıp buradan kalkan otobüsleri kullanabilirsiniz.
Bademler Köyü’ne “ilklerin köyü” desek pek de yanlış olmaz. Bu köyü gördükten sonra kafanızdaki köy kavramı yeniden şekillenecek.
Tarihi yaklaşık 300 yıl öncesine dayanan köyde yaşayan nüfusun büyük çoğunluğu Alevi. Fakat köyde cami ya da cemevi bulunmuyor.
Köyün tanınmasını sağlayan olay ise Susuz Yaz filminin burada çekilmiş olması.
Bademler Köyü’nde okuma yazma bilmeyen tek bir kişi bile yok. Kendine ait tiyatrosu bulunan ilk ve tek köy olan Bademler Köyü’ndeki tiyatro binası 1969 yıllında birçok kurum ve kuruluşun yardımıyla inşa edilmiş. Bugün hala aktif bir sahnesi olan tiyatroda her sene 27 Mart’ta Dünya Tiyatrolar Günü şerefine oyun sergileniyor. Oyucular kim mi? Tabi ki köylüler!
Bunun dışında köyde bir de Çocuk Oyuncakları Müzesi bulunuyor.
Ayrıca köy Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ülkemizin en temiz köyü olarak seçilmiş.
Bu masal köyü ziyaret etmek için sabırsızlanıyorsanız hemen ulaşım bilgilerini de verelim. Özel aracınızla gidecekseniz İzmir-Çeşme Karayolu’na çıkıp Seferihisar yönüne doğru ilerlemeniz gerekiyor. Bademler Köyü karayolunun 11. kilometresinde bulunuyor.
Bunun dışında Seferihisar, Çeşme, Urla gibi ilçelerden kalkan otobüsler ve 320 numaralı ESHOT sizi Bademler’e ulaştırıyor.
Sokaklarını adımlarken kendinizi yıllar öncesinde hissedeceğiniz bir yer Kösedere Köyü. Tarihi evler, camiler sizi farklı bir atmosfere sürükleyecek. Artık neredeyse tarihe karışmış mahalle bakkalı, berber ve köy kahvesi ile Kösedere zamanın durduğu mekanlardan.
Mutfağıyla da diğer köylerden bir adım öne çıkan Kösedere Köyü başka bir yerde tatma imkanınızın olmadığı lezzetlerle donatılmış bir sofrayla sizleri bekliyor. Bu lezzetleri köyün yerlilerinden Şükran Hanım’ın mekânında tadabilirsiniz. Özellikle Öküz köftesi Kösedere’nin artık klasik hale gelmiş lezzetlerinden.
Her yıl Ağustos ayında Kösedere Köyü’nde Üzüm Festivali gerçekleşiyor. Antik dönemden bugüne bağcılıkla uğraşan köy halkı bu değerine de sahip çıkıyor. Doğal güzelliğiyle televizyon dizilerinin aranan mekanlarından olan bu güzel Ege köyünü mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ediyoruz.
İzmir’e yaklaşık 1,5 saatlik bir mesafede bulunan Kösedere Köyü’ne ulaşmak için Karaburun yolu üzerinde ilerlerken İnecik tabelasının olduğu yerden dönüp Kösedere Köyü’ne kadar düz bir şekilde devam etmeniz gerekiyor. Eğer otobüsle gelmeyi planlıyorsanız öncelikle Karaburun’a ulaşıp buradan kalkan otobüslerle de Kösedere Köyü’ne ulaşım sağlayabilirsiniz.
Geçmişte Özbekistan civarından göçenler tarafından kurulduğu için bu adı alan köy sahili en çok da taş evleriyle ünlü.
Balıkçı köyü olan Özbek’te köylülerin çoğu geçimini balıktan sağlıyor.
Köyün geçmişi ile alakalı tüm bilgiler feci bir yangında kül olmuş. Fakat siz köyün geçmişini çok merak ettiniz ve öğrenmeye niyetlendiyseniz kulağınızı tarihi caminin bahçesinde bulunan kadim selviye verin. Tahminen 1000 yaşında olan bu heybetli ağaç size 1000 yıl öncesinin hikayelerini fısıldıyor.
Yolunuz Özbek Köyü’ne düşerse elbette balığını mutlaka tatmalısınız. Köyde birçok restoran bulunuyor.
Hafta sonları kurulan ve hakimiyetin kadınlarda olduğu pazarı da mutlaka gezmelisiniz. Pazarda bin bir türlü otla karşılaşmanız muhtemel.
Kahvaltıda ise Özbek katmeri ve yonga denen hamur kızartmasının tadına da bakmanızı öneriyoruz.
Özbek Köyü’ne ulaşım sağlamak için Urla otogarından kalkan minibüslerden faydalanabilirsiniz.