İTALYA SEYAHATİMİZ-5 (VERONA) :
Milano ile Venedik’in tam ortasında bir yerlerde yer alan dünyalar güzeli bir şehir Verona. Bir İtalya gezisinden bekleyebileceğiniz şahane mimari & yoğun tarih yüklemesi & kaliteli yemek triosunu size sonuna kadar sunan, her şehre potansiyel başlık olarak kullanmayı sevdikleri “masalsı” tanımlamasını gerçekten hak eden bir şehir.
Küçücük bir yer, İtalya’nın geri kalanından ne farkı var da bu kadar ünlü diyeceksiniz? En büyük sebeplerinden biri Shakespeare’in Romeo ve Juliet’inin Verona’da geçiyor olması.
Verona’nın görülmesi gereken yerleri bunlarla sınırlı değil. Her evin altında oldukça kalabalık restoranların yer aldığı dikdörtgen Erbe Meydanı, buraya beş dakika yürüme mesafesinde olan ve şehri ikiye bölen İtalya’nın en büyük ikinci nehri Adige ve Türkçesi Eski Kale anlamına gelen Castellvecchio olmazsa olmaz güzelliklerden diğerleri. Teatro Romano (Tarihi antik tiyatro) ise şehirde görülmesi gereken turistik yerlerin en başında geliyor.
UNESCO Dünya Mirası listesindeki Verona’nın en büyük özelliği aynı zamanda bir aşk şehri olması. William Shakespeare’in ölümsüz hikayesi Romeo ve Juliet eserindeki Giulietta’s House (Juliet’in Evi); Erbe Meydanı yakınlarında bir ara sokakta. Verona’da hiçbir ara sokakta o denli bir kalabalıkla karşılaşmanız söz konusu olamayacağından rahatlıkla bulabilirsiniz burayı. Zaten duvarlarda sizi buraya yönlendiren onlarca tabela var. Juliet’in Romeo’yu beklediği o balkonu görmek için her yıl on binlerce turist Verona’daki bu dört katlı müzeyi ziyaret ediyormuş. 6 Euro’ya gezebildiğiniz ve içi tamamen Juliet’in özel eşyalarıyla dolu bu müzenin en enteresan olayı ise bana göre bahçede yaşanıyor. Evin avlusunda bulunan Juliet heykelinin sağ göğsünü ellemenin şans getirdiğine inanan binlerce insan o şekilde fotoğraf çektirerek yaşadığı anı ölümsüzleştiriyor.