İNGİLTERE SEYAHATİMİZ-2 :
Buckingham Sarayı :
775 odalı Buckingham Sarayı‘nın bulunduğu alana, 18. yüzyılın ilk yıllarında Westminster Dükü’nün emriyle bir konak inşa edilmiş.
150 yıl kadar özel mülkiyette kalan bu yapı, 1763 yılında III. George’un eşi için satın almasının ardından halk arasında “Kraliçe’nin Evi” adıyla anılmaya başlanmış.
19. yüzyılda çeşitli mimarların gözetiminde gerçekleştirilen çalışmalarla birçok ek bölüme sahip olan saray, Kraliçe Victoria’nın 1837’de tahta çıkmasıyla birlikte kraliyet ailesinin Londra’daki ikametgahı haline gelmiş.
İngiliz Kraliyeti’nin resmi konutu olarak hem Kraliçe ve yanındaki ofis çalışanları, hem de ev hizmetlileri olarak yaklaşık 500 kişiyi barındırıyor. Sarayda resmi görüşmeler, toplantılar dışında ayrıca davetler ve balolar da düzenleniyor.
Buradaki, askeri birlik nöbet değişimini izlemenizi tavsiye ederim. Oldukça enteresan, show olarak düşünebilirsiniz.
Wellington Kışlası’ndan Buckingham Sarayı’na kadar yürüyerek burada nöbeti devralan muhafızların gerçekleştirdiği nöbet değişimi töreni de Buckingham Sarayı turu klasiklerinden.
Her sabah 11:00’de geleneksel kırmızı üniformalı muhafızların gerçekleştirdiği bu ufak töreni (kış aylarında daha erken) programınıza uyuyorsa kaçırmamanızı tavsiye ederim.
Westminster Abbey :
I. Elizabeth döneminden beri birçok hükümdarın taç giyme ve evlilik törenlerine sahne olan Westminster Abbey, 12 Benedikten keşişi tarafından 960 yılında kurulmuş.
Günümüzdeki Romanesk stilli yapıysa “Günah Çıkartıcı” lakaplı İngiltere Kralı Edward’ın emriyle 1042-1052 yılları arasında inşa edilmiş.
Yapı, manastırların mallarına el konulmasına yönelik kanundan etkilenmemesi için VIII. Henry tarafından 10 yıllık bir süre boyunca katedrale çevrilmiş. I. Elizabeth ise manastıra, hükümdarlara bağlı dini yapı statüsü vermiş.
Pek çok Birleşik Krallık hükümdarının ve Newton, Darwin gibi bilim insanlarının mezarlarının bulunduğu tarihi yapıda, günümüzde kraliyete ait değerli eşyalardan oluşan koleksiyonlar sergileniyor.
London Eye:
Londra‘ya dair artık sembolleşen fotoğraflarda görmeye alışık olduğumuz gözlem dönme dolabı London Eye kenti ziyaret eden hemen her turistin ziyaret etmesi gereken bir nokta.
Elbette bir dönme dolaba binmenin ilginç bir tarafı olmadığını düşünenler olabilir. Ancak 135 metre yüksekliğe çıkan bu dönme dolap, ki dünyanın da en yüksek ikincisiymiş, Londra’nın tarihi ve modern yapılarını, simge noktalarını kuş bakışı seyredebileceğiniz, yarım saat boyunca kentin güzelliklerinin ayaklarınızın altına serileceği bir fırsat.
Yalnız uyarayım, elinizden kamerayı bırakamamak gibi bir riski var.
Londra’nın her bir ilçesini temsil edecek şekilde üzerine 32 kapsül yerleştirilen eğlence aracının, turunu tamamlaması 20 dakika sürüyor. Her kapsül 25 kişilik kapasiteye sahipken, geniş boyutları sayesinde tura katılan bireyler içerisinde rahatlıkla dolaşabiliyor.
2013 yılında Kraliçe Elizabeth’in tahttaki 60. yılı şerefine kapsüllerinden birine “Coronation Capsule” adı verilen dönme dolaba, eğer yükseklik korkunuz yoksa mutlaka binmenizi tavsiye ederim.
Çünkü tur esnasında, başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz manzaralara şahit olma şansını yakalayabilirsiniz.
Gece ışıklandırılmış hali ise bir başka....